Yevmiye usulü çalışan işçinin hakları, özellikle fazla mesai ve haftalık çalışma süreleri açısından önem taşımaktadır. Yevmiyeli işçi çalıştırma, farklı iş sektörlerinde uygulanan bir çalışma biçimidir. Bu durumda, çalışanların hakları her zaman bir soru işareti oluşturmaktadır. Özellikle fazla mesai konusu bu sorular arasında önemli bir yer tutmaktadır.
Yevmiye Usulü Çalışan İşçinin Hakları Nelerdir?
Yevmiye usulü çalışan işçiler, gün başına belirlenen bir ücret karşılığında çalıştıkları için iş hukuku kapsamında belirli haklara sahiptir. Bu işçilerin hakları, 4857 sayılı İş Kanunu’na göre korunmaktadır. Yevmiyeli çalışanlar, haftalık çalışma süresi 45 saati aşarsa, fazla mesai ücreti alma hakkına sahiptir.
Fazla mesai ücretleri, normal çalışma ücretinin %50 zamlı tutarı üzerinden hesaplanır. Ayrıca, haftalık izin hakkı gereği, bir haftada en az 24 saat kesintisiz dinlenme hakkı bulunur. Yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma karşılığı ücretlerin ödenmesi de yasal düzenlemelerle güvence altındadır. İşveren, yevmiye usulü çalışan işçilere de ücret bordrosu düzenlemek zorundadır. Bu bordrolar, işçilerin çalışma koşullarını ve haklarını ispatlamak açısından önem taşır. Tüm bu haklar, işçilerin adil bir şekilde çalışma hayatını sürdürebilmelerini sağlamayı amaçlar.
Kıdem ve İhbar Tazminatı ile Yıllık İzin
Kıdem tazminatına esas çalışma süresinin belirlenmesi, yevmiyeli işçi çalıştırma konusunda önemli bir konudur. Bu kapsamda, kıdem tazminatı hesaplanırken, işe başlama tarihinden itibaren iş sözleşmesinin devam ettiği süre boyunca geçen her tam yıl için işveren tarafından işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oranda ödeme yapılır.
Ancak kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan kişiler için özel bir düzenleme öngörülmemiştir. Bu nedenle, bu şekilde çalışan işçilerin kıdem tazminatına esas çalışma süresinin tespitinde aynı madde uygulanmaktadır.
Kıdem Tazminatına Esas 30 Günlük Ücretin Tespiti
1475 sayılı Kanun’un yürürlükte olan 14. maddesinin ilk fıkrasının beşinci bendine göre, her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bu hüküm, kısmi süreli çalışan işçilerin 30 günlük süre içinde çalıştığı süreye orantılı olarak ücret almalarını öngörmektedir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 13/2 maddesinde de “Kısmi süreli çalışan işçinin ücret ve paraya ilişkin bölünebilir menfaatleri, tam süreli emsal işçiye göre çalıştığı süreye orantılı olarak ödenir” hükmü yer almaktadır. Bu orantıya uygun olarak, kıdem tazminatı ödemesi yapılması mümkündür.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, kısmi süreli çalışan bir işçinin, 30 günlük süre zarfında aldığı ücretin hesaplamaya esas olması gerektiği belirtilmektedir. Yevmiye usulü çalışma durumunda bu da dikkate alınması gereken bir noktadır.
İhbar Tazminatı
İhbar tazminatı, yevmiye usulü çalışan işçinin hakları arasında yer almaktadır. Kıdem tazminatına yönelik hak kazanılıp kazanılmadığının belirlenmesinde çalışma şekli değil, işe giriş tarihi esas alınır. Dolayısıyla, ihbar tazminatı için de aynı durum geçerlidir. Kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan kişilerin ihbar tazminatı, haftalık çalışma süresiyle orantılı şekilde hesaplanır. Fesih ihbar süresi de tam süreli çalışan işçilerden daha azdır.
İnceleyebilirsiniz: Yaralanmalı Trafik Kazası Tazminatı
Hafta Tatili İznine Hak Kazanma ve Kullanımı
Haftalık izin hakkı, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 46. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, tatil gününden önce aynı Kanun’un 63. maddesine uygun şekilde belirlenen iş günlerinde çalışmış olmak şartıyla, 7 günlük zaman diliminde 24 saat dinlenme hakkı tanınır. Ayrıca, yevmiye usulü çalışan işçinin hakları da dikkate alınarak, hafta tatili olan günde çalışma karşılığı olmadan bir günlük ücrete hak kazanılacağı da aynı maddenin 2. fıkrasında belirtilmiştir.
Bu doğrultuda, işçinin hafta tatili izni kesintisiz en az 24 saati kapsamalıdır. Eğer bu sürenin altında izin verilirse, usulüne uygun bir şekilde kullandırılmış sayılmaz. Yargıtay kararlarına göre, 24 saatten az izin verilmesi durumunda, işçinin bu haktan hiç yararlandırılmadığı kabul edilir. Örneğin, işçi hafta tatilinde 1-2 saat çalıştırılmışsa, bu hak ihlal edilmiş olur. Bunun yanı sıra, haftalık izin hakkı tatil günü bölünerek verilemez. Yasal düzenlemenin amacı, 6 gün çalışan işçinin 24 saat kesintisiz dinlenmesini sağlamaktır.
Hafta Tatilinde Çalışma İspatı
Eğer bir işçi hafta tatilinde çalıştırıldığını iddia ediyorsa, norm kuralları kapsamında bunu ispatlamak zorundadır. Yevmiye usulü çalışan işçinin hakları kapsamında, ücret bordrolarına dair kurallar bu noktada önem taşır. İşçinin imzasını taşıyan bordro, sahteliği kanıtlanana kadar kesin delil niteliği taşır. Bu nedenle, imzalı bordroda hafta tatili ücreti ödenmesinin yapıldığı kabul edilir. Ancak, ilgili bölüm bordroda boşsa veya imza bulunmuyorsa, işçi hafta tatilinde çalıştığını her türlü delille kanıtlayabilir. Bu deliller arasında işyeri kayıtları, giriş-çıkış belgeleri ve işyeri iç yazışmaları da yer alır.
Sonuç
Yevmiye usulü çalışan işçinin hakları, 4857 sayılı İş Kanunu ve Yargıtay içtihatları çerçevesinde açık bir şekilde düzenlenmiştir. İşveren ve işçi arasındaki hak ve yükümlülüklerin doğru şekilde uygulanabilmesi, bu düzenlemelere uyumlu bir iş ilişkisinin kurulmasını gerektirir. Bu noktada, tarafların haklarını koruyabilmesi adına bir iş avukatı ile çalışılması, hukuki süreçlerin doğru ve etkin bir şekilde yürütülmesine katkı sağlayacaktır.
Fazla çalışma, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve hafta tatili gibi konularda, işçilerin haklarının korunması ve adil bir çalışma düzeninin sağlanması büyük önem taşımaktadır. Özellikle, fazla çalışma ücretlerinin hesaplanmasında zamlı oranın eklenmesi, kıdem ve ihbar tazminatlarının çalışma sürelerine orantılı olarak belirlenmesi ve hafta tatili izninin kesintisiz bir şekilde kullandırılması, işçi haklarının korunmasında kritik unsurlar arasındadır.
Yevmiye usulü çalışma şekli, esnek ve günlük kazanca dayalı bir yapı sunsa da bu, işçilerin temel haklarından mahrum bırakılacağı anlamına gelmez. Aksine, yasalar işçilerin haklarının tam anlamıyla teslim edilmesi gerektiğini vurgular. İşverenlerin yasal düzenlemelere uygun hareket etmesi, hem işçi hem de işveren açısından sürdürülebilir bir çalışma ortamı oluşturacaktır.
Bu nedenle, her iki tarafın da hak ve sorumluluklarını bilmesi, doğabilecek uyuşmazlıkların önlenmesi ve çalışma barışının sağlanması açısından önemlidir. İşçilerin haklarını savunabilmesi ve işverenlerin yasal süreçlere uyum sağlaması için bir iş avukatı desteği alınması, oluşabilecek anlaşmazlıkların çözümünde etkili bir yöntemdir.